ÇOCUKLARDA DUYGUSAL VE PSİKOLOJİK İSTİSMAR
Çocuklarda Duygusal ve Psikolojik İstismar Nedir?
Çocuğun duygusal bütünlüğünü veya psikolojisini bozan her türlü eylem veya eylemsizlik duygusal ve psikolojik istismar olarak değerlendirilmektedir. Eylemsizlik dediğimiz durumlara örnek olarak; çocuğu görmezden gelme, yalnız bırakma, reddetme, fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarına karşılık vermeme gibi durumlar gösterilebilir. Eylem kadar eylemsizlik de psikolojik ve duygusal bir istismardır. Ev içinde ve ev dışında duygusal ve psikolojik istismara sebep olan yetişkin eylemleri; hor görme, eleştiri, aşırı korumacılık, aşırı baskılama, aşırı disiplin, çocuğun kişisel alanına müdahale, korkutma ve tehdit etmedir. Yapılan bazı çalışmalara göre, aile içi şiddete tanıklık eden çocuklar da unutulmuş veya görünmez kurbanlar olarak adlandırılmaktadır (1). Yapılan araştırmalarda duygusal ve fiziksel istismarın oluşmasındaki risk faktörlerinde birkaçı da: yaş, düşük eğitim düzeyi, düşük sosyoekonomik düzey ve çocuğun bakım vereni için destek eksikliği olarak görülmüştür.
Etkileri Nelerdir?
Her türde istismar çocuğun fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimi üzerinde olumsuz etkiler oluşturur. Çocukluk döneminde maruz kalınan istismar, şiddet, ihmal çocuğun dünyanın tehlikeli ve güvenilmez bir yer olarak görmesine, savunmasız ve kaygılı hissetmesine sebep olur. Bu etkiler kişinin gelecek hayatında da kendini gösterir. Yapılan araştırmalarda duygusal istismar sonucu;
- Parmak emme,
- Tırnak yeme,
- Sallanma gibi alışkanlık bozuklukları,
- Uyku ve yeme bozuklukları,
- Sosyal fobi, içe kapanma
- Güvensizlik hissi, güvensiz bağlanma
- Öfke, saldırganlık, agresyon
- Aşırı uyumsuzluk
- Korku, kuruntu, huzursuzluk
- Gelişimsel gecikmeler (Yaşından büyük veya küçük davranışlarda bulunma)
- Akran ilişkilerinde problem
- Düşük özgüven
- Suç işleme eğilimi
- Akademik başarısızlık
- Davranış problemleri
- Erken seksüel davranışlarda bulunma
- Kendine zarar verme eğilimi
- Yetişkinlikte şiddete eğilim
gibi bozukluklar çocukluğunda ihmal veya istismara maruz kalan çocuklarda görülebilir.
Bunlara ek olarak duygusal istismarda artmış kortizol düzeyleri gözlemlenmiştir. Duygusal istismarın obezite, tip II diyabet, migren ve kalp rahatsızlıkları gibi sağlık sorunlarıyla ilişkili olabileceği de düşünülmektedir (2).
Tedavisi nedir?
Yapılan araştırmalarda istismara meyilli yetişkinlerin çocukluk döneminde istismara maruz kaldıkları görülmektedir. Bu sebeple çocukluk dönemi istismara maruz kalan bireylerin psikolojik ve tıbbi müdahale görmeleri büyük önem taşır.
Duygusal istismarda çocuğun yaşına uygun bireysel terapi (oyun terapisi, ergen psikoterapisi, grup terapileri) uygulanmalıdır. Bununla beraber aile ile de paralel çalışmak çok önemlidir. Çocuğun ihtiyacına göre ebeveynlere de terapi ve psikoeğitim yapılmalı, yakın takipte olunmalıdır. İhtiyaç halinde ortaya çıkan ruhsal bozuklukların tedavisi için ilaç tedavisi de uygulanabilir. Bireysel terapi çocuğun ruhsal ve kişisel özelliklerini detaylı bir şekilde değerlendirmeye, zayıf ve güçlü yanlarını, savunma mekanizmalarını fark etmeye ve olası riskleri saptamaya yardımcı olur. Terapi sürecinde çocuğun gündemini sağlıklı bir düzeyde tutmak, sağlıklı savunma mekanizmaları düzenlemesine yardımcı olmak ve zarar gören becerilerini geri kazanabilmesine (özgüven, etkileşim becerileri, öfke kontrolünü sağlaması…) yardımcı olmak için terapistin çocukla güvenli ve sağlıklı bir ilişki kurabilmesi önem taşımaktadır. Duygusal ve psikolojik istismara maruz kalmış çocukların yaşamları boyunca duygusal ve ilişkisel açıdan risk altında olduğu göz önünde bulundurulmalı ve ilişkisel çalışmalara ağırlık verilmelidir. Bu tür istismarlar rol model yoluyla öğrenilmesi ve nesiller boyu aktarılması riski vardır. Mağdurun istismarcı role girmesini önlemenin en işlevsel yolu yine ilişkisel terapiler ve eğitimlerdir. Gerek görülen noktalarda hekimler veya terapistler sosyal hizmet ve sosyologları devreye sokar ve gerekli tanı ve müdahaleler yapılır. İstismara uğrayan çocuğun erken yaşta tespit edilmesi ve müdahale edilmesi, davranışsal ve duygusal semptomlar oluşmadan önüne geçilmeye çalışılır. (3)
Çocukluk döneminde duygusal istismara maruz kalan çocuklar yetişkin dönemde hayatlarına onlara kendini önemli hissettiren, pozitif bir bakışa sahip olan kişilerle ilişki kurmayı tercih ederler. Çocuk terapistleri de bu rolü üstlenecek kişilerdir. Çocuğu koşulsuz kabul ederek, dinleyerek, korku ve kaygılarını ciddiye alarak pozitif etkileşim oluşturmalıdır.
Psikolog Saliha Şamandar.